1.Allah resulü; Allahtan gelen vahyin yazımı ve ezberlenmesi
için vahiy katipleri görevlendirmiştir! Kuran’ı hiçbir sahabenin vicdanına
havale etmeden 23 yılın sonunda basıma hazır halde Hz Aliye teslim etmiştir. Bu
süreçte hiç hadis kâtibi görevlendirmediği gibi, hadis yazımını da
yasaklamıştır. Eğer dinde Hadis gerekli idi ise, Allah resulü yanlış bir iş mi
yapmıştır?..!
2.Diyorlar ki, Allah resulünün hadislerin yazımının
yasaklamasının sebebi Kuran ile karışmaması içindi! Bunu doğru kabul etsek
bile, Kuran'ın Hz. Ebu Bekir döneminde kitap haline getirilmiştir. Resulün
duyduğu endişe ortadan kalktıktan sonra dört halife de hadisin Kuran'ın önüne geçip dini rayından
çıkartacağı endişesi ile yazımını yasak
etmeye devam etmiştir. Toplananları da yok ettirmiştir. Onların titizlikle
riayet ettiği peygamber örnekliğini siz nasıl yorumladınız da onlardan farklı
davrandınız!..?
3.Tanımadığınız bir coğrafyada zor bir işi gerçekleştirmek üzere yola çıkıp,
50.000 km yolu deve sırtında kat ederek hadis rivayet edenlere yolculuk
ettiniz! Bulduğunuz her kişinin güvenilir olup olmadığını tanımak
durumundasınız! Diyelim ki birinci kişiyi
güvenilir buldunuz! Güvenilir bulduğunuz kişinin, hadis aldığı bir
önceki kişiyi ve daha önceki beş, altı, yedi nesli hiç görmediniz. Çünkü onlar ölmüş durumda.
Onların güvenilirliğini nasıl test ettiniz!
4.Hadis nakleden birinin, atına yiyecek verecekmiş
gibi yapıp atı çağırdığını ve sonunda ata yiyecek vermeyip aldattığını
gördüğünüz kişi için, “atını aldatan kişi insanları da aldatır” diye ondan
hadis almadığınız belirtilir. Atı aldatan adamın eylemine şans eseri bir anda şahit oldunuz ve ona itibar etmediniz. Ulaşabildiğiniz her insanın birilerini kandırıp
kandırmadığını ne kadar zamanda nasıl tespit ettiniz?.!
5.Size güvenilir ravi silsilesi ile yazılı
olarak ulaşan rivayetlerden
bahsediyorsunuz! Bunların içinde Kuran'a aykırı, bir biri ile çelişen, insan
hasiyet ve onurunu kırıcı bir hayli sözler olduğu eskiden beri söyleniyor! Bu aykırı
sözleri; birileri uydurup da güvenilir
olarak tanınan ravilerin isimleri söz konusu belgelerin altına ilave edip şeytana
hizmet etmiş olamazlar mı? Hadis
uydurmanın ayyuka çıktığı bir dönemde, elden ele dolaşan belgelerin altında doğru ravilerin isimlerinin
var olması o belgelere güven duyulmasında yeterli olabilir mi?..!
6. Cami-us sahih diğer adı ile sahih-i Buhari kitabınızın
orijinalinin bugüne kadar bulunamadığı bilinmektedir. Ancak, sizden beş yüz yıl sonra yaşamış olan
Ali el- Yünûni öğrenciniz olan FREVRİ’nin nüshasını alarak el yazmasıyla çoğaltıldığı
kaynaklarda geçmektedir. Acaba diyorum,
söz konusu kitapta geçen iftira ve yalanları sizden sonra birilerince Eserinize
ilave etmiş olabilir mi?.
7.Müslümanların ehli sünnetten kabul ettiği İmamı
Azam Ebu Hanife den neden hiç hadis rivayet etmediniz!.? Etmediğiniz gibi ona
“Güvenilmez Adam.” (Tarihul Kebir c. 8 s.81),“Sapık Mürcie Mezhebinin Mensubu.”
(Tarihul Evsat c.2 s.93), “Küfründen
dönmesi için iki defa tövbeye çağrılan adam.” (Kitabuz Zuafa s.132), Tarihu’l sağiri’nde ise, Nuaym bin Hammad
yoluyla naklettiği bir rivayette Fezari’nin şöyle dediğini nakleder. -Süfyanı
Sevri’nin yanında idim. Ebu Hanife’nin ölüm haberi geldi. Süfyan,
“Elhamdülillah! O İslam’ı ilmek ilmek çözmek isteyen birisiydi. İslam’da ondan
daha uğursuz doğmamıştır.” Gibi sözleri söylemiş
ve onunla ilgili olumsuz iftiralara itibar etmişsiniz! Bu ilim adamlığına,
Müslümanlığa, ehli sünnet olmaya yakışıyor mu?..! Hanifi mezhebinde olanlar
sizin rivayet ettiğiniz hadislere nasıl güvenecek?..
8.Sahihinizi 600 bin rivayetten seçerek
kitaplaştırdığınızı söylüyorsunuz. Bunların her birinin sahih olup olmadığının
seçimini abdest alıp, iki rekat namaz
kılıp sonra, uykuya yattığınızı peygamberi rüyada görerek onun onayını
aldıklarınızdan oluşturduğunuzu söylüyorsunuz! O kadar yol, bu kadar rivayet,
her biri için harcanan vakit bütün bunları 16 yılda nasıl yaptınız!..?
9. Ehli sünnet inancına göre rüya ile amel edilmez
ilkesi vardır. Daha önce hiç görmediğiniz bir kişiyi rüyanızda görüp onu
peygamber zannedeceksiniz, rüyadaki meşveret sonrası rüya ile amel edeceksiniz,
hem de herkesi bu rüya ile amel etmeye
mecbur edeceksiniz! Bu nasıl ehli
sünnetliktir!::?
10. Seçerek sahihinize aldığınız rivayetlerden
başka, bir o kadar daha sahih olmasına rağmen,
kitabınız daha fazla genişlemesin diye almadığınız ifade edilmektedir.
Bu hadis inkarı değil mi!.? Hadisler dinde hüküm belirleyici ise, kitabınıza
almadığınız hadislerdeki hükümler ne olacak?.! Din, eksiltmeniz yüzünden
yara almadı mı?..!
11. Sahabenin nerdeyse tamamının yaşadığı
ilk dönemde Hz Ebu Bekir ve Ömer’in
toplattığı hadis sayısı beş yüz iken, normal şartlarda bu sayı sahabe
öldükçe azalması gerekirken ikinci ve
üçüncü yüz yıla gelindiğinde hadis sayısının bir buçuk milyon civarında çıktığı
hesap ediliyor! Söz konusu halifeler
bunlardaki çelişkiyi görünce yaktırmış da, siz ne cesaretle yüz binlercesinin
içinden sahihlerinizi oluşturdunuz!.?
Hem de onların toplattıklarından kat, kat fazlasını?..!
12. Halifelerin ve annemiz Aişenin güvenilmez dediği kişiden
binlerce rivayeti sahihinize aldığınız
bilinmektedir! Acaba halifeler ve annemiz güvenilir bir ravi değil mi idi ki,
sözlerine itibar etmediniz?..! Sizce
halifeler ve annemiz haşa iftira edip, yalan söylemiş olabilirler mi?..!
13.Şöhretinizin
duyulması üzerine Bağdat’ın ileri gelen alimleri sizi bir takım oyunlar eşliğinde imtihana tabii
tutmuşlar.! Bunlar; yüz tane talebeye
sizin sahihlerinizden her birine rivayet
zinciri karıştırılmış vaziyette onar
hadis verip karşınızda okutmuşlar! Size
bunların sahih olup olmadığını sormuşlar! Sizde
bunların sahih olmadığını söyleyince, karşınızdaki alimler size
gülmüşler! Bunun üzerine siz talebelerin okudukları hadislerin ravilerinin bir
biri ile karıştırıldığını söyleyerek,
her birini doğru ravileri
ile bir bir ezbere sayarak onlara hadis konusunda ne kadar yeterli
olduğunuzu ispatlamış bir şekilde ders
verdiğiniz anlatmaktadır! Böyle bir sahne olmuşsa, bu aralıksız kaç saatte
gerçekleşti? Siz ve sizi dinleyenler bu kadar zamana nasıl dayandı. Bu arada
hiç ibadet yemek içmek olmadı mı? Bunu kısa bir işleme tabi tutsak; On talebenin her birisinin okuduğu yüzer
hadisin toplamı bin eder! Her bir
hadisin talebeler tarafından yanlış ravi isimleri ile birlikte okunması otuz
saniye olsa toplam harcanan zaman otuz bin saniye, oda beş yüz dakika
toplamı ise sekiz saati geçmektedir. Bundan sonra, Sizin doğru ravileri ile bin hadisi okumanız
da bir o kadar süre eder! Yani Toplam
imtihan için harcanan zaman on yedi saat eder! Şimdi düşünelim!
Oradakiler, on yedi saat hiç durmadan, yemeden içmeden, ibadetlerini yapmadan,
zaruri ihtiyaçlarını gidermeden, dikkatini hiç dağıtmadan on yedi saat böyle
bir imtihanı sonuçlandırabilir mi! Buna bir insan beyni dayanabilir altından
kalkabilir mi!..?
14.Sizin bir başka anlatımınız da, aynı şartlar
altında on yedi bin hadisi senet zinciri ile birlikte toplum karşısında ezbere okuduğunuz
hikâyeleri de var. Onun süresi zamana
vurulduğu takdirde 6 gün ediyor! Altı gün hiç durmadan bu işin nasıl
yapıldığına, onu dinleyenlerin bu sürece nasıl dayanıp takip ettiğini sormak
bile istemiyorum! Ancak, ezberinize aldığınız 17000 hadisin hepsi sahih
değilse, onları neden ezberleme ihtiyacı duydunuz?
15. Orta zeka seviyede on kişilik bir insan
topluluğu çağıralım. Normal uzunlukta bir rivayeti birinci kişiye söyleyelim. Onlarda
yanındakilerine söylesin. Sizde on birinci kişi olun! Başta söylediğiniz
rivayetin iki dakika içinde hem lafız hem de mana olarak size kadar hiç
değişmeden ulaşma ihtimalinin çok düşük olduğu bir gerçek iken, siz, en erken
iki yüz yıl hiç görmediğiniz insanların dilinde dolaşmış olduğu var sayılan
sözlerin doğruluğuna nasıl inandınız! Bunları din diye ortaya koymak risk değil
mi.?
16. Çok saygıdeğer büyüğüm, Bu sorularım ve konuya
ilişkin tereddütlerim sakın ola ki size bir saygısızlık bir edepsizlik olarak
yorumlanmasın. Bu benim ne haddimdir ne harcım! Kaldı ki siz Allah rızası için
en zor şartlarda bir sürü emek sarf etmişsiniz. Meselenin bizi ilgilendiren tarafı sonuçta Müslüman
olmamız. Günümüz alimleri ve düşünürleri eskisi gibi değil. Taklitçilik yavaş
yavaş hükmünü kaybetmekte, tahkik etme başlamış durumdadır. Sizde bu gün
yaşamış olsa idiniz, sanırım aynı şeyi yapardınız. Size ait olduğu bilinen
kitaplarda dahi tevil ile düzeltilemeyecek türde çelişkiler ve yalanlar
insanları ister istemez düşündürüp bir
takım sorular sormasına neden oluyor! Hatta bu tür çelişkiler
insanların dinden soğumasına gruplara bölünmesine, bir birini tekfir etmesine
neden oluyor! Bu günkü şartlarda hadis
konusu sorgusuz din kabul edilecek gibi değil! Aklımda bu konuya yönelik daha
yüzlerce soru var! Bugüne kadar dinden bahsedenler Kuran’ı okudular ama ne
söylediğini hep sakladılar! Hükümlerin çoğunu hadislerden oluşturdular! Kuran’ı
anlamaya kalksanız ya mealist, ya reformist , yada oryantalist diyorlar! Kitabı
işaret edenlere, Kuran’ açık değil siz anlamazsınız! Diyorlar! Oysa Kuran kendisi için açık ve açıklayıcı onda gerekli olan şey teferruatı ile anlatılmıştır, deniyor. Haşa Allah’ta unutkanlık mı oldu ki, eksiklikleri resul sözleri ile tamamlamış olsun? Kuran eksikti de hadisler mi onu tamamladı?..
17.Aslında ben bu sorularımı, bir insanın hayatta gerçekleştirmesinin asla mümkün olmayacağı şeyleri, bir insana yükleyerek, yalanlarını meşrulaştırmaya çalışan sahtekarlara soruyorum! Rahmetli gerçekten ben şu kadar hadisi ezbere biliyorum, iddialıyım bu konuda benden öte kim se yok mu dedi!..? Soruların birçoğunun Buhari yok olursa dinde yok olur sloganını atan Buhari nin adını kullanarak bir takım zan ifadelerle dinde artırım ve eksiltme yaparak, Kuran yolundan saptıranlara şarlatanlara soruyorum! Din adına duyduğu her sözü, hiç sorgulamadan din kabul edip, onunla başkalarını yargılayanlara soruyorum! Sözün özü, kişileri aşırı yüceltenlere, İsmi meşhur olan alimlerin hiç yanılmayacağını zannedip, onları Rab konumuna getirenleri düşünmeye davet ediyor uyarmaya çalışıyorum. İnsanlar yanılırlar, bir görüş bildirirler! Bunlar doğruda olabilir yanlışta! Teviller din değil onların yorumudur! Onlar üzerinden kimseyi dövmeye hasiyeti ile oynamaya kalkmayın demeye çalışıyorum... Yoksa rahmetli olmuş biri ile benim ne derdim olabilir? En fazla Buhari'nin ellerinden öper Allahtan günahlarının affını dilerim. Yanlış anlamaya sebep olmuşsa af ola…
17.Aslında ben bu sorularımı, bir insanın hayatta gerçekleştirmesinin asla mümkün olmayacağı şeyleri, bir insana yükleyerek, yalanlarını meşrulaştırmaya çalışan sahtekarlara soruyorum! Rahmetli gerçekten ben şu kadar hadisi ezbere biliyorum, iddialıyım bu konuda benden öte kim se yok mu dedi!..? Soruların birçoğunun Buhari yok olursa dinde yok olur sloganını atan Buhari nin adını kullanarak bir takım zan ifadelerle dinde artırım ve eksiltme yaparak, Kuran yolundan saptıranlara şarlatanlara soruyorum! Din adına duyduğu her sözü, hiç sorgulamadan din kabul edip, onunla başkalarını yargılayanlara soruyorum! Sözün özü, kişileri aşırı yüceltenlere, İsmi meşhur olan alimlerin hiç yanılmayacağını zannedip, onları Rab konumuna getirenleri düşünmeye davet ediyor uyarmaya çalışıyorum. İnsanlar yanılırlar, bir görüş bildirirler! Bunlar doğruda olabilir yanlışta! Teviller din değil onların yorumudur! Onlar üzerinden kimseyi dövmeye hasiyeti ile oynamaya kalkmayın demeye çalışıyorum... Yoksa rahmetli olmuş biri ile benim ne derdim olabilir? En fazla Buhari'nin ellerinden öper Allahtan günahlarının affını dilerim. Yanlış anlamaya sebep olmuşsa af ola…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder