30 Ocak 2019 Çarşamba

ŞİRK NİÇİN AFFEDİLMEYEN BİR GÜNAH



 Kainatta Allah’a benzer hiçbir varlık yoktur. Şirk, İslâm dininde Allah’ın zatının tek’liğini/bir’liğini bozamamıştır ama Allah’ın sıfatlarına özellikle Allah’ın “hüküm” ve “yardım edici” sıfatlarına ortaklar eklemeyi başarmıştır.
 Mezhepler, Allah’ın gönderdiklerini yeterli görmedikleri için dinin her alanında tevhidin emrettiği tek’liği/bir’liği, çokluğa çevirmişlerdir. Mezheplerde;
Allah’ın hüküm koymadaki bir’liği/tek’liği, “resul dinde hüküm koyucudur, din büyüklerinin sözü hüccettir (delildir)” inancı ile çoklu hüküm koyucuya çevrilir,
Hak dinin tek olan ilâhi kaynağı (Kuran), “dinin kaynağı dört’tür” inancı ile çoklu kaynağa çevrilir,
Hak dinin tek örneği (Hz. Muhammed), “alimler peygamberin varisleridir” inancı ile çoklu örneğe çevrilir,
Hak din mensuplarının tek olan “Müslüman” kimliği, “dört hak mezhep” inancı ile çoklu kimliğe çevrilir.
 Hüküm koyucu tektir, dinin kaynağı Kuran tektir, resul tektir, Müslüman kimliği tektir. Kim bunların her birini ikiye üçe dörde çıkarırsa teslis inancı ile tek tanrıyı üç tanrıya çıkaran Hristiyan’dan farkı kalmaz. Tüm bu yapılanlar nedeniyle şirk çok büyük bir zulümdür.
“Lokman’ın oğluna öğüdünü hatırla. O şöyle öğüt veriyordu: "Yavrucuğum, Allah'a asla ortak koşma, çünkü şirk (ortak koşmak), büyük bir zulümdür." (Lokman 13)
 Bu nedenle Allah’ın ve Hz. Muhammed’in müşrikler ile herhangi bir ilişkisi, bağı yoktur.
“…Allah ve Rasulü müşriklerle ilişkisini kesmiştir…” (Tevbe 3)
Şirk günahının çok büyük bir zulüm olması sebebiyle de Allah, müşriklere cenneti haram kılmıştır.
“…Zira kim Allah’a ortak koşarsa muhakkak ki Allah ona cenneti haram etmiştir….” (Maide 72)
Şirk, tevhid inancını inkar etmektir. İnkar edenlere bu cezanın sebebini de Kuran bize şöyle bildirmektedir;
“Sizin bu cezanızın sebebi, tek olan Allah’a çağırıldığınızda inkar etmeniz, O’na şirk koşulduğunda inanmış olmanızdır. Artık hüküm, yüce ve büyük olan Allah’ındır.” (Mümin 12)
 Hak dinin her alanında tevhidin emrettiği tek’liği/bir’liği bozan, Allah’ın gönderdiklerini yeterli görmeyen ve tevhid esaslarına önem vermeyen mezhep ve tarikat mensupları, gerçekte şirk yoluna girerek Rabbinden uzaklaşmaktadır.
“Ey insan, Lütfu bol Rabbinden seni uzaklaştıran nedir?” (İnfitar 6)
 Müslümanı, Rabbinden uzaklaştıran ise gerçekte kendi nefsinin arzusudur.
“Nefsinin arzusunu (heva ve hevesini) Tanrı edineni gördün mü?...” (Furkan 43)
“Ne var ki şirk koşanlar/zalimler, bir hakikat bilgisine dayanmadan kendi arzu ve heveslerinin peşine giderler. Allah’ın saptırdığını kim doğru yola ulaştırabilir? Onların hiçbir yardımcıları da olmayacaktır.” (Rum 29)
Şirk günahının temelinde insanın kendi nefsinin arzusu yatmaktadır. Mezheplere ve tarikatlara  uyanlar da nefislerinin arzusuna uymaktadırlar.
 Hristiyanların ilahları üçe çıkaran teslis inancı nasıl ki şirk ise tek hüküm koyucuyu üçe çıkaran, tek kitabı/kaynağı  dört kaynak yapan mezheplerin batıl inançları da şirktir. Allah üçtür demekle  resul ve alimler de hüküm haram koyar demek arasında bir fark yoktur. Allah üçtür demekle "Kuran yetmez dinin kaynağı dörttür" demek arasında bir fark yoktur.
İnsanın kendisini şirkten arındırabilmesi, tevhidi tam anlamı ile yaşayabilmesi için nefsinin arzusunu yok etmesi, tüm benliği ile Allah’a yönelmesi, Allah’ın hükümlerine teslim olması gerekmektedir.
“Hanif (Allah'ı birleyici) olarak yüzünü dine çevir; sakın müşriklerden (ortak koşanlardan) olma, diye emrolundum.” (Yunus 105)
“Nefsini arındıran, kurtuluşa ermiştir. Nefsini karanlığa gömen ise kayıptadır.”
(Şems 9,10)
 Hüseyin Algur.           Hüseyiin Algur kardeşim, şirki açık ve net ifade etmişsiniz, Allah razı olsun. Ben bir ilave yapacam: Evet,şirk bir zulümdür(31/13) ama neden zulüm olduğunu dahada somutlaştırmak istiyorum.Sizin yukarıda dediğiniz gibi, mezhep imamları, ehli beyt,4 hak mezhep itikadı, hüküm koyucu peygamber ve onun soyundan geldi dedikleri mehdiler, evliyaların Allah adına hüküm koymaları uydurulmuş bu günkü dini oluşturmuştur. Allah adına hüküm koyan bu şirk elebaşlarının onayıyla, din adına(şirk dini)desteğiyle tüm islam alemini, tüm insanlığı, asırlar boyu zulümden kırıp geçiren, babadan oğula saltanatlar, feodal istemler, tüm kapitalist düzenleri oluşturmuşlardır. Eşitlik ve adaletin asla olamayacağı bu düzenlerin kaynağı şirktir, şirk ise böyle bir zulümdür. Lokman süresi 13.ayet "...şirk zulümdür “derken işaret ettiği nokta burasıdır...Burada bazı halkımızın bazı özdeyişlerini(ata sözleri) yazmak istiyorum..."Zengin dağdan dağa aşırır, fakir düz yolda şaşırır-zenginin orospusu ile fakirin ölüsü duyulmaz"...Şirk zulümdür, sömürüdür.                                               İLAHİ DİNLERİN TAHRİF SÜRECİ ve İSLAM'IN ALGIDA TAHRİFİ :
DİNLERİN TAHRİFİ GENELLİKLE YÜZYILLARI BULAN BELLİ BİR SÜREÇ İÇERİSİNDE BU KONUDA BİR ÇOK GELİŞMENİN BİR ARAYA GELMESİYLE GERÇEKLEŞEN BİR HADİSE OLARAK KENDİNİ GÖSTERMİŞTİR. BUNUNLA BİRLİKTE ŞUNU DA MÜŞAHADE ETMEKTEYİZ Kİ İLAHİ DİNLER, HER DEFASINDA BENZER ŞEKİLLERDE ve BENZER YOLLARLA, TOPLUMLARDA KENDİNİ GÖSTEREN BİR DİZİ SAPMA NETİCESİNDE YİNE DİN ve ALLAH ADINA BİLİNÇSİZCE TAHRİF EDİLMİŞTİR.
 BU TESPİTLER IŞIĞINDA İLAHİ DİNLERİN TAHRİF EDİLİŞ SÜRECİNİ MADDELER HALİNDE ŞÖYLE ÖZETLEYEBİLİRİZ:
 
 1- İLAHİ DİNİ YERLEŞİK DURUMA GETİREN PEYGAMBER ve DİĞER MUVAHHİD ÖNCÜLERİN ARALARINDAN AYRILMASI SONRASINDA TOPLUMLARDAKİ GEÇMİŞ ALIŞKANLIK ve İNANIŞLARIN YENİDEN GÜN YÜZÜNE ÇIKMASI, BU ALIŞKANLIK ve İNANIŞLARIN GİDEREK DİN ANLAYIŞLARINA SİRAYET ETMESİ,
2- DİNİN YAYILMASI İLE BİRLİKTE, YAYILDIĞI BÖLGELERDE YERLEŞİK DURUMDA BULUNAN YABANCI KÜLTÜRLERE AİT BİRTAKIM İNANIŞLARIN ZAMANLA DİNİN ESASLARI ARASINA DAHİL EDİLMESİ,
3-  BAŞTA PEYGAMBERLER OLMAK ÜZERE İLERİ GELEN BİR KISIM İNSANLARIN AŞIRI MUHABBET ve ÖVGÜLERLE YÜCELTİLİP GERÇEK KONUMLARININ ÜZERİNE ÇIKARILMASI ve BİRTAKIM İNSANÜSTÜ VASIFLARA SAHİP OLDUKLARI VARSAYILAN BU DEĞERLERİN GİDEREK DİNİN MERKEZİNE YERLEŞTİRİLİP DİNDE SORGULANAMAZ HALE GETİRİLMELERİ,
4-  BUNU TAKİBEN PEYGAMBER ve DİĞER ÖNDE GELEN KİŞİLERE ATFEN MUTLAK DİNİ KAYNAKLAR OLUŞTURULMASI ve BU KAYNAKLARIN ZAMANLA ALLAH’IN KİTABI’NI GÖLGEDE BIRAKACAK DERECEDE ÖNEMSENMESİ,
5-  BU SÜREÇTE ORTAYA ÇIKAN DİN ADAMLARI SINIFININ DİN KONUSUNDA TEK YETKİLİ MERCİ HALİNE GETİRİLMESİ, DİNİ ANLAMA ve YORUMLAMA YETKİSİNİN BU İNSANLARIN TEKELİNE BIRAKILMASI,
 6- DİNİ YORUMLAMA ve DİN HAKKINDA KONUŞMA HUSUSUNDA RAKİPSİZ KALAN DİN ADAMLARININ DİN ADINA ORTAYA KOYDUKLARI DÜŞÜNCE ve YORUMLARIN MUTLAKLAŞTIRILMASI ve ZAMANLA DİNİN ESASLARI OLARAK ALGILANMAYA BAŞLANMASI,
 7- DİN ADAMLARI TARAFINDAN KALEME ALINAN KİTAPLAR İLE PEYGAMBER ve DİĞER ÖNDE GELEN KİŞİLER ATFEN OLUŞTURULAN KAYNAKLARIN TEMEL BAŞVURU KAYNAĞI HALİNE GETİRİLMESİ ve  BUNUN SONUCUNDA İLAHİ KİTABLARIN GERİPLANA İTİLEREK DİN ANLAYIŞLARI ÜZERİNDEKİ BELİRLEYİCİ KONUMUNDA UZAKLAŞTIRILMASI,
 8-  BÖYLECE ZAMAN İÇERİSİNDE ATALARIN ve GEÇMİŞ ULEMANIN İDEALİZE EDİLMESİ İLE BİRLİKTE TAKLİTÇİLİĞİN YERLEŞİK DURUMA GEÇMESİ,
BU ŞEKİLDE ANA HATLARIYLA ÖZETLEMEYE ÇALIŞTIĞIMIZ SÜRÇTE ALLAH’IN DİNİ , YİNE DİN ve ALLAH ADINA BİLİNÇSİZCE TAHRİF EDİLEREK ASLİ YAPISINDAN UZAKLAŞTIRILMAKTA BUNUN SONUCUNDA ORTAYA ÇIKAN TAHRİF EDİLMİŞ DİN ANLAYIŞLARI ZAMANLA ALLAH’IN DİNİNİN YERİNİ ALARAK TOPLUMLARA HAKİM OLMAKTADIR.
 MAALESEF ŞUAN İÇERİSİN DE BULUNDUĞUMUZ DURUM TAMDA YUKARDA ÖZETLEMEYE ÇALIŞTIĞIMIZ GİBİDİR;
 '' HAHAMLARINI, RAHİPLERİNİ, BİR DE MERYEM OĞLU MESİHİ, ALLAHLA BERABER RABLERİ OLARAK GÖRDÜLER; OYSA, TEK İLAHTAN BAŞKASINA KULLUK ETMEKLE EMROLUNMUŞ DEĞİLLERDİ; ( O, ALLAH ‘Kİ) ONDAN BAŞKA İLAH YOKTUR, (O TEK İLAHI Kİ,) SINIRSIZ KUDRET VE İZZETİYLE, (BÖYLELERİNİN) ONUN İLAHLIĞINDA BİR PAY YAKIŞTIRDIKLARI HER ŞEYDEN BÜTÜNÜYLE UZAKTIR, YÜCEDİR!''
 9/TEVBE SURESİ:31
 '' KİM RAHMAN'IN ZİKRİ'Nİ GÖRMEZLİKTEN GELİP ONDAN UZAKLAŞIRSA BİZ ONA BİR ŞEYTANI MUSALLAT EDERİZ DE O ONA CAN YOLDAŞI OLUR. BU ŞEYTANLAR ONLARI YOLDAN SAPTIRIRLAR. ONLARSA KENDİLERİNİN HÂLÂ HİDAYET ÜZERE OLDUKLARINI SANIRLAR.''
 43/ZUHRUF SURESİ:36-37
 DİN'DE SAPMALAR VE KUR'AN'A DÖNÜŞ
KİTABINDAN ALINTI ve YORUM
 Ünal TAKUR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder